Post

Başka Bir Dünya Mümkün

Merhaba 👋

Bu mesleğe ilk başladığımda çok heyecanlıydım ve yapacak birçok şey olduğunu biliyordum. Zamanla bu yapılacaklarımın sayısı sanki günden güne azaldı gibi hissetmeye başladım. Mesleğimde 13. yılımın içindeyim ve her geçen gün yapacaklarımın azaldığını hissediyorum. Peki yapacaklarım bitiyor mu? Heyecanım azalıyor mu? Bambaşka işler yapsam diye düşünüyor muyum? Acaba bende bir eksiklik mi var, neden gelişemiyorum niye geceleri uyuyamıyor, yapmam gerekenlere odaklanıyor muyum? Hadi sen de bu soruları kendine soruyorsan devam edelim.

Bu benim kendi hikayem. Okuyucu, anlatacaklarım sana uyar ya da uymaz bilemem ama bildiğim tek şey var bu yazıyı sonuna kadar okuyabilirsen kendinden bir şeyler bulabileceğin. Ahkam kesip, şu saatte kalk, bu saatte yat, spor yap tabiki de demeyeceğim. Ben neydim ne oldum biraz ondan bahsedeceğim.


Üniversite okumasaydım alaylı bir yazılımcı olamazdım. Bunu biliyorum, çünkü kendimi tanıyorum.

İlk olarak neden bu mesleği seçtim ondan başlayayım. Küçüklüğümde bilgisayar ile falan uğraşan bir tip değildim. Ancak bilgisayar ile alakalı bir şeyler yapmak istediğimi biliyordum. ÖSS denen şeyde (liseliler bilmez) iyi bir puan alamadım ama ailem sayesinde bu işin okulunu okudum. Okulu okurken aslında fark ettiğim; ne istediğimn farkına varmam ve o isteklerimi kendi başıma nasıl hayata geçireceğime dair planlar, stratejiler geliştirebilmeyi öğrenmek oldu.

Yazılım geliştirmek güzel ancak başka bir dünya da mümkün.

Ben sosyal bir adamım ve insanları seviyorum. Onlarla bir arada olmak, vakit geçirmek, paylaşımlarda bulunmak hoşuma gidiyor. Ayrıca üretmeyi ve bunları paylaşmayı da seviyorum. Evet bir egom da var, çünkü kendimi tanıyorum. Yaptıklarımdan ötürü taktir edilmek hoşuma gidiyor. Sahnede olmak, insanları organize etmek, liderlik etmek birlikte bir şeyler ve başarmak beni keyiflendiriyor. Bunu üniversitede fark etmiştim.

Okulda bunu fark etmem ilerideki profesyonel hayatımda çok işime yaradı diyebilirim. Okulun benim hayatımdaki önemi çok büyük olduğunu belirtmek istiyorum. Özellikle İngilizce konusunda bana çok yardımı oldu. Bu kadarına ne gerek var diye zaman zaman kendi kendime sordum ama bu günlerde global olarak insanlar ile iletişim kurabiliyorum. Dünyanın bir çok yerinde arkadaşlarım varsa iki sebebi var; 1) Yaptığım meslek, 2) İngilizce biliyor olmak.


Elimde bir diplomam vardı ama 4 yılın sonunda pardon 5 yılın sonunda :) ne olacaktı bilmiyordum. Gene bir şey daha fark ettim. Ben eğlenmek istiyordum. Pek fazla sıkıntıya gelebilen bir adam değilim. Bilmiyorum. Sadece sevmiyorum, istemiyorum. İçimizden geldiğini gibi çalışmak, robot olmamak belki günümüz iş dünyasında pek pazarlanmıyor. Aksi şekilde motom çalışın, odaklanın gidin ve alın deniyor. Benim mizacıma ters düşüyor. Belki benim gibi davranmak beni mesleğimde farklı kılamaz ama ben içimden geldiği gibi yaşamayı seviyorum. Bunun bana iş ve özel hayatıda negatif sonuçları da oldu tabiki fakat ne fark eder ki, hatalarım da bana birçok şey öğretti.

Photo by Alistair on Unsplash

Ben insanlara yaptıklarımı göstermek ve onlardan övgüler almak istiyordum.

Okul biterken Ruby on Rails diye bir şey ile tanıştım. C, Java vb diller ile öğrencilik yıllarında uğraşmıştım ama Ruby on Rails bana başka bir şey gösterdi. Ne istersen hızlıca yapabilirsin ve insanlara gösterebilirsin. İşte bu! Ben insanlara yaptıklarımı göstermek ve onlardan övgüler almak istiyordum. Ayrıca bunları yapmak için aylarca uğraşmama gerek yoktu.

Ruby on Rails ile uğraşmaya başladıkça Ruby ile tanıştım tabiki. Aslında tersten oldu bu tanışma ama oldu. Ruby ile tanıştıkça global anlamda insanlar tanımaya başladım internet üzerinden. Daha mezun olmamıştım ama Ruby on Rails ile projeler yapmak çok hoşuma gidiyordu. O güzel insanlar sorunlarımda bana yardım ediyor, teknik anlamda ufkumu açıyorlardı. Gene benim sevdiğim noktaya gelmiştik. Birlikte bir şeyler yapıyorduk.

Ruby on Rails o zamanlarda yani 2010’lu yıllarda Windows makinelerde biraz zor çalışıyordu. Geliştirme yapmak işkence gibiydi. O yüzden UNIX ile tanıştım. Önce Linux sonra da OSX dünyalarına girdim ve bu vesile ile okulun bilgisayar kulübünde daha fazla vakit geçirmeye başladım.

Kulüpte olunca tabiki sosyalleşme, insanlar birlikte bir şeyler yapma ve liderlik etme fırsatları doğdu benim için. O zamanlarda fark ettiğim mesleğim ile topluluk denen şeyi birleştirebilmek oldu. Bunun yapabileceğini bilmiyordum ya da daha kompleks görünüyordu ama yapılabiliyordu ve benim için de çok keyifliydi.

Türkiye’de Ruby ile uğraşan bir adam olacam ve adım ile Ruby bir şekilde yan yana olacak.

Artık okul bitiyordu ve iş lazımdı. Ailemin biraz eli kolu uzun olduğu için yardım etmek istediler fakat ben istemiyordum. Tabiki onların önerileri kurumsal yerler oldu. Ancak dışardan bakınca bana çok gri gelen bu yerlere gitmektense daha fazla kaosun oldu start-up kültüründe yer almak ve Ruby on Rails yazmak istiyordum. Ama içimde bir şey daha vardı. Türkiye’de Ruby ile uğraşan bir adam olacam ve adım ile Ruby bir şekilde yan yana olacak. Bu sözü kendime verdim.

Fark ettiyseniz buraya kadar teknik pek bir konu yok. Ancak atlamak istemiyorum. Önce teknik konuları halletmek lazım. Bunun ben de farkındaydım. Ciddiye alınabilmem için öncelikle ortaya bir şeyler koymam, mücadele etmem gerekiyordu. Bunların yanında kendi kişisel yeteneklerimi de gösterebilirdim. Çalıştığım yerlerde de öyle oldu.

Photo by Markus Spiske on Unsplash

Çok çekingen biri değilimdir. Eğer bir şeyi istersem, gider sorarım, isterim ve almaya çalışırım. İş yerlerinde özellikle start-up’larda bu çok işime yaradı. Yani iş sahiplenmek ve bunun takibi yapıp ortaya bişeyler çıkarmak. Zaten kullandığım dili ve framework’ü seviyordum. Bana kalan sadece kendimi göstermek oldu. Şans mı yoksa benim seçimlerimin sonucumu bilmiyorum ama hep güzel, iyi, yardım sever insanlar ile çalıştım. İş verenlerim her zaman emeğe saygısı olan insanlar oldu. Burada demek istediğim ben ben oldum ve sonuçta istediklerim bana hep geldi.

Teknik konular elbette eğlenceli ama süper analitik bir adam olduğumu düşünmüyorum. İnsanlar ile birlikte yapmak beni daha güçlü kılıyor. Beni bir odaya kapatıp çalıştıramazsanız, benim insanlar ile iletişimimde olmam ve bir şekilde liderlik etmem, ön ayak olmam gerekiyor bazı konulara.

Ruby’nin Türkiye’deki bilinirliği arttırmak adıma kendi kafamada uyan insanlar ile bir araya gelip topluluk kurduk. Güzel işler yaptık, hala yapıyoruz da. Parallelde asıl mesleğimi de yapmak bunu besliyor. Karşılıklı besleniyor tabiki bu. Benim kişisel yeteneklerim bu topluluk konusunda çok yararlı oluyor benim için. Topluluk içinde oldukça insan tanıyorum, farklı kültürler ve düşünceler ile bir araya geliyorum. Kabuğumda durmanın beni ileri götürceğine inanmıyorum. Zaten keyif de vermiyor. Topluluk içinde yer almak ve Ruby ile başlayıp yazılım ekosistemine faydalı olmak çok hoşuma gidiyor. Dönüşlerini zaten günden güne alıyorum. Artık ne yaptığımı çok iyi biliyorum.

Sahnede olmayı seviyorum demiştim. Bizim meslekte sahnede de olabilirsiniz. Eğer konuşmayı, anlatmayı, paylaşmayı seviyorsanız bunu için çok fazla imkan var. Benim için de öyle oldu. Anlatmak için sahneye ilk çıktığımda insanlar güler mi, dalga geçer mi diyordum. Öyle olmadı. Aksine bir çok şeyin kapısını açtı. Bir çok yeni insan ile tanışmama vesile oldu. Hala anlatmayı çok seviyorum ve bunu sadece sahnede yapmıyorum. Podcast’ler, video’lar, blog yazıları ile hep paylaşmaya ve kendi sektörümü ve beni ileri götürecek işler yapmaya devam ediyorum. Bunlar benim mesleğimin tanımında yok. Kimse benden bunu beklemiyor ama hep başka bir dünya mümkün diyorum.

Tabiki işler burada bitmedi. Mentorluk yapmak, bootcamplerde hocalık yapmak, farklı open source projelerde yer almak gibi işler ile asıl mesleğimin yanındaki gerçekten zevk aldığım şeyleri de yapmaya başladım ve devam da ediyorum. Günün sonunda benden beklenen ortaya stabil bir şekilde çalışan bir yazılım ürünü koymak. Bunu günden güne yapabilirim ki zaten yapıyorum da. Ama neden daha renklendirmiyorum, neden daha farklı düşünüp, işimden de kopmadan hem de keyifli aldığım ve beni ben yapan işlerle de uğraşmıyorum?

Buraya kadar okuduysanız kendinize lütfen sorun, Beni ney keyiflendiriyor? Program yazmak size keyif veriyor olabilir. Bunda tabiki bir sıkıntı yok. Ama alternatifler de mümkün mü? Bazen bir şeyin içinde kaybolabiliyoruz. Etrafımızdakileri görmekte zorlanabiliyoruz. Bunun için biraz ara vermek ve kendimizi dinlemek yeterli oluyor. Tabiki de denemek. Bol bol deneyip, öğrenmek. Başka dünyalarda görüşmek üzere.

❤️

This post is licensed under CC BY 4.0 by the author.