Post

Eski Sevgilim ve Yazmak

Merhaba 👋

Yazmanın bu kadar zor olduğunu bilseydim ona sevdalanmazdım. Bu, buluştuğunuzda ne konuşacağını bilemediğiniz sevgili ile geçirdiğiniz zamana benziyor. Bir kağıdı önüme açıp, kalemi elime alıyorum ya da bilgisayar karşına geçip, parmaklarımla klavyeye dokunuyorum ama neler diyeceğim bilemiyorum. Öncesinde kafamda deli gibi fikirler dolanırken her şey o anda kitleniyor kalıyor. Heyecan mı yapıyorum yoksa ne yazacağımı gerçekten bilmiyorum mu? Belki de içimden gelmiyordur. O sevgili ile görüşmek istemiyorumdur. Belki de o benim artık sevgilim değildir.

Eskiden bir blogum vardı. Baya baya yazardım. Sonra ne oldu bilmiyorum. Neden o blogu kapadım, neden yazmaya ara verdim. Neler yazdığımı bile hatırlamıyorum. Biraz biraz konuların ne olduğu hatırlıyorum ama detay yok. Belki konuları bile hatırlamıyorum. Bu kadar basit mi yazıyormuşum diye soruyorum kendime. İnsan kendi yazdığını hatırlamaz mı? Demek ki hatırlamazmış. Böyle oluyormuş işte benim de yazarlığım. Eski blogum, benim eski sevgilim gibi sanırım. Onu hatırlıyorum ama detaylar yok. Bir bakıma iyi. Geçmiş travmalarıma takılı kalmamışım. Bir şeylerin üstesinden gelmişim demek ki. Neymiş ki o şeyler? Bak o kadar üstesinden gelmişim ki hatırlamıyorum bile. Tek hatırımda olan içimden geleni yazıyordum o bloga. Kafama ne eserse. Neye sevindimse, ne beni mutlu ettiyse, neye kızdımsa, öfkenlendimse. Evet aynen bir sevgili ile konuşmak gibiydi. Biraz tek taraflıydı zaten hepimizde de öyle olmuyor mu sevgilimizle konuşurken… Neyse bu konu çok ayrı. Bugün fark ettim, özlemişim eski blogu. Eski sevgilimi değil.

Eskiden bir yazma ritmim yoktu. Sadece oturuyor ve aklıma geleni pat küt yazıyordum. Bol bol anlamsız, konuşur gibi cümleler. Tipik bir karadenizli öfkesi ve mizahı ile. Belki de ben değiştim. Ne yönde? Bilmiyorum ama iyi yöndedir diye düşünüyorum, kim bilebilir. Yazma konusunda ise daha seçici olduğum kesin. Artık beğenmiyorum yazdıklarımı. Neden? Kendime mi yakıştıramıyorum onu? Sanırım standartlarım yükseldi. Lafa bak lafa. Neler de diyorum. Eski blogum olsa şimdi kesin bir tarafı ile güler, şu yazdıklarına baksana bi derdi. Dün yeleğende yıkanıyordun. İşin ironik kısmı o yazılardan çıkaracağım çok şey var aslında. Ah bir erişebilsem.

Photo by Artur Aldyrkhanov on Unsplash

Belki eskisi gibi olamaz ama yeni bir şeyler olabilir. Yeni olan daha iyidir. Eskiye özlem duyup, bunalmaktansa yeniyi yapabilmek daha güzel olacaktır diye düşünüyorum. Bu kolay olmayacak eminim. Çok zaman geçti. Yazmak içimden gelmiyor artık. Ama içime getirebilirim. İçimde bir yerlerde saklanıyor küçük bir çocuğun durup dururken saklambaç oynamak istemesi gibi. Ama bence o oyun oynamıyor. Sadece eskisi gibi güçlü değil. Biraz utangaç ve yeni dünyayı tam anlamadı. Fark ediyorum, oradasın. Hadi gel bu dünyaya alışalım ve yeniden yazalım. Eskisi gibi değil belki ama yenisini yapabiliriz.

Bunun klasik yazmaya dönüyorum oley yazısı olmadığını zaten bu tip yazıların arkasının da gelmediğini sen de biliyorsun. Bu sadece kendime küçük bir hatırlatma. Hani uzun zaman spor yaparsın, sonra ara verirsin ve tekrar dönünce hafif ağırlıklardan başlarsın ya bu da öyle bir şey işte. Yazma kaslarımı açma, onları uyandırma ve içimde bir yerlerde saklanmış o ufaklığı ortaya çıkarma yazısı. Eskiye duyulan özlem ve yeniye adapte olma. Oturup düşünmenin ötesinde kalbi, beyni ve elleri bir harmoni halinde hareket ettirebilmek için minik pratikler yapma. Bir takım şeyler işte daha da zorlamim bence.

Ben de bilmiyorum nasıl olacak. Artık içimden gelmesini bekleyemem bu yaşta. Onu kaybettim. Yeni bir yöntem geliştirmek istiyorum. Pratikler yaparak, bu ve bunun gibi deli saçması şeyler yaza yaza olacak gibi. O eski ruh gelir mi yoksa ben mi ona giderim hiçbir fikrim yok. Sadece bildiğim ilgilenmezsem kaybediyorum. Aynı eski sevgilim gibi…

Sevgiler ❤️

This post is licensed under CC BY 4.0 by the author.